SAĞLIK HABERLERİ
GILEAD SCIENCES TİCARİ OPERASYONLAR DİREKTÖRÜ KÜRŞAD ŞEN RÖPORTAJI
Sayın Şen, ilaç sektöründe 20 yıllık değerli bir tecrübeye sahipsiniz. Halihazırda Gilead Türkiye Ticari Operasyonlar Direktörü olarak görev yapıyorsunuz. Gilead’ı biraz tanıyabilir miyiz; kilometre taşları, misyon ve hedefleri nelerdir?
Gilead Sciences, 1987 yılında ABD’de kurulmuştur. Hayati tehlike oluşturan, ölümcül hastalıkların tedavisi ve iyileştirilmesi için çalışmalar yürüten bir biyofarmasötik şirketidir. 2007 yılı itibarıyla da Türkiye’de hizmet vermeye başlamıştır. En başından beri hedefimiz herkes için daha sağlıklı bir dünya yaratmak ve bunu sürdürülebilir kılmaktır. Dolayısıyla böylesine ciddi ve inovatif bir oluşumda çalışmaktan dolayı gurur duyuyorum.
Gilead, 30 yılı aşkın süredir ilaç sektöründe varlığını başarılı bir şekilde sürdürüyor. Ar-Ge’ye çok önem veren bir ilaç şirketi olduğunuzu biliyoruz. Dünyadaki yapılanmanız ve ürün portföyünden bahseder misiniz?
Gilead; 35 yıldır HIV/AIDS, Hepatit B, Hepatit C, hematoloji, enflamasyon, onkoloji ve sistemik mantar enfeksiyonları alanlarında yenilikçi tedaviler geliştirmeye odaklı çalışmalar yürüten bir bilim şirketidir. Halihazırda global ürün portföyümüzde 25’ten fazla yenilikçi ürün bulunmaktadır.
Merkezi California’da bulunan Gilead’ın dünya çapında 6 kıtada 35’ten fazla ülkede 14 binin üzerinde çalışanı bulunuyor. Gilead'in yönetim yaklaşımı, bütünlüğümüzü ve mükemmelliğe olan bağlılığımızı yansıtan sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için tasarlanmıştır.
Gilead’ın Türkiye’ye giriş kararı nasıl şekillendi? Ülkemizde nasıl bir yapıyla çalışmalarınızı yürütüyorsunuz?
Gilead tüm dünyada herkes için sağlığın erişilebilir olması gerekliliğine inanıyor. Bu noktada ülkemizde de hastaların yenilikçi tedavilere erişebilmesi için faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. 2007’den bu yana yaklaşık 90 kişiden oluşan küçük ama çok güçlü, kendi alanlarında lider bir ekiple ülkemizde faaliyet gösteriyoruz. Genç, dinamik ve tecrübeli bir çalışan profilimiz var.
2019 yılında bir Türk ilaç şirketiyle yaptığınız anlaşma sonucunda bazı yenilikçi ilaçlarınız Türkiye’de üretilmeye başlandı. Gilead Sciences adına çok önemli olan bu yerelleşme kararı ve Türkiye operasyonlarının globaldeki yeri hakkında neler söylersiniz?
Son 4 yıldır üretim, odak noktamız. Yerel yatırım projesi ile Dünya Sağlık Örgütü’nce ilaca erişimin kritik olduğu hastalıklar olarak tanımlanan Hepatit B ve HIV alanındaki yenilikçi 2 ilacımızın üretimini ülkemizde gerçekleştirmek üzere yatırım kararı alındı. Pandemiye rağmen yatırım sürecimizi hiçbir duraksamaya uğratmamak için tüm gücümüzle çalıştık. Teknoloji ve know-how transferini tamamladık ve üretim ortağımız Pharmactive İlaç ile süreci titiz bir şekilde ilerlettik. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’de üretilen Hepatit ilacımızın depo ve eczanelere dağıtımı başladı. Yine burada ürettiğimiz HIV ilacımızın ise yılın ikinci çeyreğinde dağıtımda olmasını planlıyoruz. Bu yatırımla birlikte Türkiye; Gilead’ın Almanya, Kanada ve İrlanda’dan sonra yenilikçi tedavilerini ürettiği 4. üretim üssü konumuna geldi. “Türkiye için Türkiye’de” üretmekten ve ülkemiz için değer yaratmaktan gurur duyuyoruz.
Gilead’ın sosyal sorumluluk projelerine bakışı nasıl?
Gilead, ilaca erişimin sınırlı olduğu bölgeler de dahil olmak üzere dünyanın her yerinde yaşamı tehdit eden hastalıklarla mücadele sürdüren milyonlarca hastaya sunulan bakımı iyileştirmek için çalışmaktadır. Bu ülkelerle yürütülen ortak programlar sayesinde dünya genelinde 14 milyondan fazla kişinin Gilead’ın sağladığı tedaviye eriştiği tahmin edilmektedir.
Gilead sadece geliştirdiği tedavilerle değil, aynı zamanda sosyal olarak da birçok projeye liderlik yapıyor. Akademisyenler, kamu ve sivil toplum kuruluşlarıyla çok yakın çalışarak toplumsal farkındalığı artıracak büyük projelere imza atıyor.
Pandemi sürecinde ise Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı’na İstanbul ve Ankara’da iki Covid-19 test merkezi açılması için gerekli ekipmanların sağlanması ve Gebze Sanayi Bölgesi ve İstanbul Havaalanlarında Covid-19 tarama merkezi açılması için toplam 2 milyon liralık karşılıksız fon bağışladık.
Ayrıca Covid-19 tedavisinde 50’den fazla ülkede onay almış tedavimizi Sağlık Bakanlığı’na Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü kontrolünde kullanılmak üzere bedelsiz tedarik ettik. Hastalıklarla mücadele ederken, birlikte omuz omuza yürüdüğümüz sivil toplum kuruluşlarını da destekliyoruz. Gilead olarak hasta ve hekim derneklerimizin bu süreci kolay atlatabilmelerine yardımcı olabilmek amacıyla toplam 1,3 milyon liralık karşılıksız bağış ve proje desteği sağladık. Böylece Gilead Türkiye olarak pandemi sürecindeki toplam destek miktarımız 3,3 milyon liraya ulaştı.
Gilead Türkiye olarak kurduğunuz “Birlikte HIV'den Güçlüyüz” platformunda, "Cesurum Hayata" farkındalık kampanyasını başlattınız. Aynı zamanda Türkiye'de HIV virüsü hakkında en büyük anketi yapan şirketsiniz. Genel olarak bu projelerinizin sonucunda toplum ve hastalığa dair nasıl bir tabloyla karşılaştınız?
HIV geçtiğimiz yüzyılın başlarında ortaya çıkan ve birçok insanın hayatını kaybetmesine neden olan bir viral hastalıktır. Gilead, HIV alanında geliştirdiği ilaçlar ile AIDS hastalığını ölümcül ve çaresiz bir hastalık olmaktan çıkartıp, kronik bir hastalığa dönüştürmeyi başarmıştır.
Gilead Türkiye olarak toplumdaki HIV farkındalığını artırmak ve toplumun HIV ile ilgili doğru bilgiye erişimine katkı sağlamak için “Birlikte HIV’den Güçlüyüz” platformunu kurduk. Bu platformda “Cesurum Hayata" farkındalık kampanyasını başlattık. En dikkat çekici noktalardan biri toplumun büyük bir kısmı HIV enfeksiyonu riskinin farkında değil ve bu sebeple tanı almada gecikmeler ortaya çıkıyor. Bu noktada tanı almayan bireyler HIV durumunun farkında olmadığı için fark etmeden toplumda HIV’i yaymaya devam ediyor. Maalesef Türkiye ve içinde bulunduğu bölgede hastalık yayılımı hızlı seyrediyor.
Diğer taraftan tanı konduğu zaman, tedaviye erişim ve tedaviden başarılı sonuç alma oranları Türkiye’de oldukça yüksek oluyor. Cesurum Hayata projesi ile HIV konusunda toplumsal farkındalığı artırırken, aynı zamanda yıllardır HIV alanında cesaretle çalışan hekimleri ve sivil toplum temsilcilerinin mücadelelerine dikkat çekmeye çalıştık. Bu projeyle onların sesini tüm topluma duyurarak çabalarının bu yolda yaşadıklarının herkese cesaret vermesini hedefledik.
Ar-Ge’ye oldukça önem veren bir firmasınız. Özellikle “Hayat Bulan Fikirler” bilimsel ve sosyal destek programı çerçevesinde birçok projeye büyük ölçüde destek verdiniz. Bu yıl 9. kez gerçekleşecek olan projeyle ilgili neler söylemek istersiniz?
Evet; Gilead olarak Ar-Ge’ye çok önem veriyoruz. Son 2 yıldır yaşadığımız pandemi süreci de tüm dünyaya Ar-Ge’nin ne kadar değerli ve vazgeçilmez olduğunu bir kez daha kanıtladı. Gilead 2013 yılından bu yana hayata geçirdiği “Hayat Bulan Fikirler” programı ile Türkiye’de Viral Hepatitler, HIV, sistemik mantar enfeksiyonları, onkoloji ve hematolojik maligniteler alanlarında; hastalıkların taranmasını, teşhis edilmesini, uygun tedavilere daha iyi koşullarda ulaşımı sağlamaya yönelik iyi uygulamaları ve yenilikçi fikirlerin geliştirilmesini desteklemektedir.
Gilead; bugüne kadar HIV, Hepatit B, Hepatit C, hematoloji, onkoloji ve sistemik mantar enfeksiyonları gibi alanlarda 45’i bilimsel, 19’u sosyal olmak üzere toplam 64 projeye 860 bin dolar tutarında destek sağladı.
Bu yıl da destek tutarları; bilimsel projeler için 450 bin TL, sosyal projeler için 250 bin TL olmak üzere toplam 700 bin TL olarak belirlendi. Bu vesileyle, ilgilenen adayların 5 Haziran 2022 tarihine kadar programın internet sitesi www.hayatbulanfikirler.com üzerinden başvurularını yapabileceğini de paylaşmak isterim.
Sizce Gilead markasını kuruluşundan bugüne taşıyan başarı faktörleri nelerdir? Hangi unsurlar gün geçtikçe büyümenizin temel taşlarını oluşturuyor?
Gilead, kuruluşundan bugüne herkes için daha sağlıklı bir yaşam vizyonu ile yola çıkmıştır. Bu noktada bütünsel bir bakış açısıyla hastalığın öncesi ve sonrası için çalışmalar gerçekleştirmektedir. Tedavi, koruma; her basamakta tedaviye ulaşım ile yeni tedavi araştırmaları gibi alanlara odaklanarak çalışmalarını sürdürmektedir.
Gilead olarak inanıyoruz ki; bizim için imkânsız henüz gerçekleşmemiş olandır. Ar-Ge ve tecrübeli insan kaynağı bizi başarıya götüren temel unsurlardır.
Dünyada ilaç sektörünün bugün geldiği noktayı değerlendirecek olursanız neler söylersiniz?
İlaç sektörü dünyanın 3’üncü büyük sektörüdür. Bu sektör elbette insanın kaliteli bir yaşam sürebilmesi için çok önemli. Dünyanın hızla küreselleşmesi, bilim ve teknolojideki gelişmeler sektörün sürekli bir ilerleme içerisinde olmasını sağlamaktadır. Diğerlerine kıyasla ilaç sektöründe Ar-Ge’ye daha fazla kaynak ayrıldığını söyleyebiliriz.
Küresel rekabetin içindeki büyük ve başarılı bir markada yer almak, bir yönetici olarak sizi nasıl etkiliyor?
İlaç sektörü insan hayatına dokunan, kritik öneme sahip bir alan. Dolayısıyla sorumluluğumuz son derece büyük. Bu bilinçle her zaman elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, hastaların ihtiyaç duydukları yenilikçi tedavilere ulaşabilmesi için gayret gösteriyoruz.